21 Ocak 2014 Salı

Otogar Hüznü

Yıllardır yazmaya elimin gitmediği...

Kendi işimi yaptığım dönemdi. (organizasyon). 2006, ocak.
benden 8 yaş küçük hemcinsim, kuzenim yanımda çalışıyordu.

Babamı kaybetmiştik. daha kırkı çıkmamıştı. İşi önceden almışız, iptal etme şansımız yoktu.
kuşadası'na doğruydu yolumuz. Akşam otobüsünden yerimizi aldık öncesinde.

Bizi eniştem uğurlayacak gara götürerek.
Geceydi, soğuktu. Arabadan indik.
-Sen git enişte, biz hallederiz.

Araba aramızda bir daire çizip gözden kayboldu.
Kuzenimle, onun yeşil gözleriyle tesadüf etti gözlerim. Kırmızıydı gözlerinin akı. Dolu doluydu gözleri.

Aniden sarıldık birbirimize. Bağıra dövüne ağlamaya başladık. Duramıyoruz, tutamıyoruz kendimizi.

Babama doyasıya ağlayamamışım ki.
Annem fenalaşır, ablam gebe çocuğa bir şey olur. Eller gözyaşlarımı görmesin zayıflık olur...

O otogar yalnızlığı, o sanki vatandan sürülmüşlük, o yetimlik beni hicranlara savurdu o akşam. Yol boyu otobüs camında yürüdü yaşlarım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder