22 Eylül 2013 Pazar

müslüm gürses anısına...

bir devir kapanıyor. nedeni, gidenlerin gerçekten derin ve büyük boşluklarına kimsenin yaklaşamaması. ölüm hep vardı, hep varolacak. ancak ülkemizde bir kültür kırılması yaşandı ve bize lale devri yaşatan bu büyük insanlar güzel atlarına binip gittiler. ve en acısı varisleri yoktu. meydan sanat adı altında yapılan şaklabanlıklara kaldı.

-zeki müren var mı bir tane daha?
-sadri alışık ?
-barış manço ?
-ahmet kaya ?
-gazanfer özcan ?
-müşfik kenter ?
-neşet ertaş ?
-mehmet ali birand ?
-müzeyyen senar ? (yaşıyor ama işte...)
-ferdi özbeğen ?
-cem karaca ?

ve nihayetinde elbette müslüm gürses.

160 küsür albümü varmış. plak, kaset, cd... jiletçi bir kıro kimilerine göre. benim ölçeğim ise toplumun ne kadar içini titrettiği.

keşke toplumumuzun büyük kesimi frank sinatra, leonard cohen, luis armstrong, edith piaf filan dinleyen insanlardan oluşsa. ancak hepimizin soy ağacında iki kuşak öte gittiğimizde karşılaşacağımız şey ırgat bir aile. ki ben bundan gocunmuyorum. gerçeğimden kopuk yaşamak asıl beni korkutan.
ve hiç kolay olmuyor kırsallığı atmak. bir resime bakıp hayran kalmak, sergi gezmek, opera- bale izlemek ve bundan keyif duymak. belki bu yüzden bir senfoni dinlediğimizde gözlerimizi kapatıp kendimizi karlı bir kış sabahı viyana'da hissedemiyoruz. yaptığımız, katıldığımız sanatsal etkinlik denen şeyler çoğunlukla özenti ve üst sınıfa dahil olma çabasıyla yapıldığı için üstümüzde şık durmuyor.

elbette ben geneli konuşuyorum. mutlaka içimizde gerçekten "temiz türkler" vardır.

her neyse, hülasa kelam, güzel atlarına binen güzel insanlardan biri, belki de en güzeliydi.
30 senesini ben sayabiliyorum, bir insana kaşının üstünde gözü var dediği duyulmadı. bir hatunla bar çıkışı görülmedi. kimseyi dolandırmadı, ticaret yapıp türlü kirliliklere bulaşmadı.

sakin sakin hüzünlü sesiyle içimizi burdu burdu, aynı asaletle gitti.

murathan mungan'ı çok sevmeme rağmen müslüm gürses konusundaki hassasiyetimin onunla hiç ilgisi yok. damar arabesk dinleyen biri de değilim ki baba baba diye yanayım. üzüntüme ve hassasiyetime sebep şu sanırsam;

bu toplumun böyle sakin, egosuz, hırssız, zararsız, naif insanlara o kadar ihtiyacı var ki. bir insan düşünün ki milyonlarca hayranı kendisini parçalıyor onu görünce, onun sesini duyunca ( sapkın ama gerçek işte), o insan bir kez olsun; "benim hayranlarım" şöyle böyle demez mi? hiç mi demez? "benim şarkılarım, müziğim, filmim şu başarım" demeden adamcağız gitti aramızdan.
eksildik işte.

kendini çok önemli gören insanlar bir pay alsın diyeceğim ama inanasım yok buna.

mekanı cennet olsun tekrar tekrar.

05.03.2013 00:06 ~ 08:57 aydinlikta

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder