sonra baktık yaşlanmışız ve çağ çok hızlı değişmiş.
baktık genç değilmişiz, bayrağı teslim etmişiz.
ve gençler akın akın gidiyorlar buraya.
beslenmek için gerekli bir yer diyorum artık ben buraya. iyi bir yer.
walkman'e mucize gözüyle bakıp , takoz gibi aleti ve kasetlerini yanında taşıyan,
ilk buluşmasını pastanede yaş pasta yiyip kola içerek gerçekleştiren,
sevgilisini kartlı ankesörden aramış olan,
sokağa çıkacağı kotu ütüleyen, (eşofmanı ancak yatarken giyen)
ayakkabı boyatan,
kuaförde en fazla fön çektiren,
sevgilisiyle mektuplaşan ,
sokakta elele yürümekten çekinen
bir nesildik.
kolay değil şimdi alışmak üstünde adımızın yazdığı kağıt bardakta kahve içmek , bambu sandalyede oturarak
standdan şekeri elimizle almak kolay değil
pastanede su bardağı ile çay içmişliğimiz var
sevgiliyle esnaf lokantasında kuru fasulye yemişliğimiz bile var
facebook'umuz yoktu örneğin.
istediğimiz her an elimizin altında değildi sevgilerimiz
bir kez görüp evinde huzurla uyumak için, gece balkon altına gelen sevgililerimiz oldu bizim.
kahveyi mahalledeki kader abla'nın elinden sevmişiz gerçi.
höpürdete höpürdete içmişiz
bir de üstüne fal patlatmış kader abla.
bakıyorum hayatıma
çıkmamış dediklerinin hiçbiri.
olsun diyoruz halâ. güzeldi o günler.
kolay mı şimdi alışmak o kahveye plastik bardakta?
yine de müsterih olunsun
alışacağız alışacağız tüm bunlara.
13.11.2011 00:45 ~ 00:47 aydinlikta
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder