22 Eylül 2013 Pazar

çocukluk travmaları

lkokul birinci sınıftaydım.
o gün son dersteyiz. ablam bana bir kurşun-kırmızı kalem hediye etmişti. ama böyle dışı renkli, çizgili havalı bişey.
derste ne yaptıysam düşürdüm yere. ve kalem buharlaştı.
dörtgöz dilek var arkada ona soruyorum, yok. (o zaman öyle denirdi, denyoluk. şimdi ben de dörtgözüm) yanımdaki ayşegül'ü azarlıyorum yok. bir küme alarma geçtik kalemi arıyoruz ders akıyor bir taraftan. yok oğlu yok. umutlarımın tükendiği sırada ders de bitiyor ve o titrek kalem arama sesim baya gözyaşılı dövünmeli ağlamaya dönüşüyor. tüm veliler beni çembere almış bu ayini izliyorlar.
öğretmenim diyor "sana yeni kalem alayım" , yok.
bir veli diyor "al ahmet'in kalemini vereyim" , yok.
iki sınıf üstte okuyan abim zavallı yanıma gelmiş. ben böğürüyorum o yanımda çaresizce dikiliyor.

zor bela ikna ettiler beni eve doğru yollandık. yıllarca gözüm hep o kayıp kalemde kaldı.
ilk,orta, lise, üniversite tüm müfredat bitti. benim o kanlı gözyaşlarımı gördüğü halde kalemimi çantasına atmış sinsi sinsi evine giden şerefsize olan kinim hiç bitmedi. kimdi? kalem neydi?

ayrıca; sen kuş muydun, uçtun mu? ne acaip bi kalemdin arkadaş!

20.01.2013 23:47 ~ 23:52 aydinlikta

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder