22 Eylül 2013 Pazar

otel odası

yalnızlığın adıdır.

kendi kendine konuşturur insanı.
odayla bütünleşmeye çalışırken..

kumanda tuvalet aynasının mı, komodinin mi , televizyonun mu üstünde ?

minibar nerede ? televizyon altındaki dolap içinde mi yoksa gardrobun yanındaki küçük kapıdan girince mi?

acaba gardrobun içinde havlu terlik var mıdır ?

banyoda bornoz asılı mıdır ?

bu pencere açılıyor mudur ?

odaya kettle koymuşlar mıdır ? kettle 'ın yanındaki 0.5 lik sular bedava mıdır?

şu yatak örtüsünü çeksem kolaylıkla çıkar mı?

yastıklar kuş tüyü müdür ?

ayağımı bastım ama halı temiz midir ?

suyu kolay ayarlayabilecek miyim küvete girince ?

sabah kahvaltı kaça kadardır ?

oda servisinden türk kahvesi istesem gelene kadar soğur mu?
.....

bu soruların önemli bir kısmını sorarsın kendine mırıl mırıl.

yerleşme harekatı bittikten sonra eline kumanda,
sigara içiyorsan yan komodinine sigara, küllük ,
su
alırsın.

televizyonu açarsın.

odadan sürekli tıkırtılar gelir.
ara ara koridordan turist sesleri duyulur.
işgüzar bir otel yöneticisi meyve sepeti yollar bazen
kapı tıkırdar ' kim o ?' 'oda servisii'

izlediğin hiç bir şey tad vermez.
gelen meyvenin şarabın yüzüne bakmazsın.

bir ara, -varsa eğer- balkona çıkarsın.
hava alırsın.

ama yalnızsın işte.

evdeki yalnızlıktan çok daha koyudur otel yalnızlığı .

kendini sokağa atılmış bir kedi gibi görür , içlenirsin.

herkes evdedir.
çay içiyorlardır şimdi.
kahkahaları duyluyordur alt kattan.

sen yalnızsın.

saatler uzar.
bir kaç saat uyku şansın vardır. bazen sadece bu uyku için oteldesindir.

ancak gözler çok zor kapanır.

sabah daha bir yorgun uyanılır.

otel yalnızlığı, çok dokunaklıdır...

25.06.2011 00:21 ~ 00:23 aydinlikta

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder